Death Stranding 2 İnceleme – Sanatsal Cesaret mi, Oynanış Kaybı mı?
- FGürz
- 24 Haz
- 2 dakikada okunur

Hideo Kojima'nın hayal dünyası bir kez daha karşımızda. Fakat bu kez karşımızda sadece bir oyun değil, interaktif bir sinema var.İlk oyundaki “kargo simülatörü” mizahı hâlâ geçerli mi? Belki. Ama bu sefer kozmetik makyajı çok daha kalın.Gelin; görsellik, hikâye, mekanikler ve eksiklerle detaylıca masaya yatıralım.
🌌 Grafikler: Gerçekliğin Ötesinde, Ama Ruhsuz
Death Stranding 2 teknik olarak muhteşem görünüyor.
Karakter yüzleri gerçek bir oyuncunun yerine geçebilecek kadar iyi modellenmiş.
Unreal Engine kalitesinde sinematik detaylar:
Cilt dokuları
Islaklık efekti
Gölge detayları
Çevresel yıkım izleri
Fakat ne yazık ki, bu güzellik bir sinema perdesi gibi: sadece bakıyorsun.
Oyun dünyası canlı değil; hareket var ama yaşam yok hissi veriyor.
Özellikle açık dünyada “bak ama dokunma” durumu devam ediyor. Gördüğün 100 detaydan 98’iyle etkileşimin sıfır.
Göz alıcı ama etkileşimsiz. Şov var, his yok.
📖 Hikâye: Kojima'nın İç Dünyası mı, Oyuncunun Kâbusu mu?
DS2’de olaylar ilk oyundan sonra geçiyor, fakat yine bol bol "ölüm", "öte dünya", "kırılma" ve “BB” kavramlarıyla çevriliyiz.
Fragile’ın daha ön planda olması, Elle Fanning’in gizemli karakteri ve Sam’in dönüşü heyecan veriyor.
Ama senaryo yer yer fazla karışık ve soyut.
Kojima, felsefi derinlik ve metaforla anlatımın dozunu o kadar artırmış ki...
Bir noktadan sonra anlamak için değil, hissetmek için izliyorsun.
Ya da sadece “Ne anlatıyor bu ya?” diye kalıyorsun.
Anlatım çok uzun, çok fazla ara sahne var.
10 dakikalık oynanışa karşılık 15 dakikalık sinematik görmek mümkün.
“Interaktif sinema” tanımı DS2 için neredeyse hakikat olmuş durumda.
Kojima sinemacı olmak istiyor, ama biz hala oyun oynamak istiyoruz.
⚙️ Oynanış Mekanikleri: Taşımacılık Gelişmiş, Ama Ne Kadar Eğlenceli?
✔ Yenilikler:
Yeni taşıma araçları
Geliştirilmiş denge sistemi
Araç mekaniği biraz daha tatmin edici
Düşmanlarla daha akıcı çatışma sistemi (özellikle silahlı mücadele gelişmiş)
❌ Eksiklikler ve Hala Var Olan Sorunlar:
Temel döngü değişmemiş: git, taşı, bırak, geri dön
Açık dünya hâlâ boş ve amaçsız hissettiriyor
Kargo taşıma hâlâ sinir bozucu anlar yaşatıyor (taş düşmesi, karda kayma, dengesizlik vs.)
Savaş sistemi gelişse de hala yan görev gibi hissettiriyor
Bazı görevler hala anlamsız uzun
“Sırf vakit geçsin” diye eklendiği çok belli oluyor
Yürüme simülatörü + fazla sinematik = pasif oyunculuk
🧠 Yapay Zeka ve Düşmanlar:
BT'ler (görünmez yaratıklar) daha akıllı değil, sadece daha fazla.
İnsan düşmanlar ise çoğu zaman hâlâ odun gibi davranıyor.
Karşımıza çıkan boss’lar görsel olarak etkileyici ama dövüş mantığı hala eski usul: vur-kaç-tekrar.
🎵 Ses ve Müzik:
Müzikler harika. Low Roar etkisi yine hissediliyor.
Seslendirme kalitesi sinema filmi düzeyinde.
Ambiyans başarılı, özellikle kulaklıkla oynuyorsan atmosfer içine çekiyor.
Ama tüm bu güzel seslerin ortasında kendini oyunun değil, bir gösterinin içinde hissediyorsun.
🎯 SONUÇ: Cesur ama Eğlenceli mi?
Death Stranding 2, teknik olarak bir başyapıt, anlatı olarak iddialı, ama oynanış açısından hâlâ tartışmalı.
✅ Artılar:
Muhteşem grafikler
Sinema kalitesinde ses ve karakter detayları
Derin bir evren (takip edebilen için)
❌ Eksiler:
– Aşırı uzun sinematikler– Hala fazla yürümeye dayalı ve tekrarlı– Düşman zekâsı yetersiz– Oyuncuya sürekli seyirci rolü verilmesi
📝 Puanım: 7.2 / 10
Bu bir oyun mu, dijital sanat mı? Cevap sende, ama eğlence kısmı bu sefer daha az…
Comments